REFLÜ SANILANIN AKSİNE MİDE DEĞİL YEMEK BORUSU RAHATSIZLIĞI
Her 5 kişiden biri hasta
Midenizde yanma ve ekşime, ağzınıza acı- ekşi su ya da yediklerinizin gelmesi, sesinizin kısılması reflünün habercisi olabilir
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı'ndan Profesör Doktor Serhat Bor, Menderes'te yapılan bir araştırmada her 5 denekten 1'inde reflü hastalığına rastladıklarını belirterek "Reflü bugün için Batı Avrupa ve Amerika'da tıbbın en yaygın müzmin hastalığı. Haftada bir veya daha sık göğüste yukarı doğru yükselen bir yanma, ağza acı ekşi su gelmesi hastalığı tanımlamak için yeterli" dedi.
- Reflü yakın zamana kadar adını duymadığımız bir hastalık, neden?
Reflü Batı Avrupa ve ABD'de çok iyi biliniyor ancak ülkemizde tanınma oranı çok düşük. Menderes'te yaptığımız bir araştırma hastalığın duyulma oranının binde 2 olduğunu ortaya koydu. Oysa sıklığına baktığımızda her 5 yetişkinden birinde reflü olduğunu gördük. Her yeni duyulan hastalıkta bilinirlik açısından benzer bir gelişim olur. Başlarda kimse bilmez. Zamanla doğru- yanlış bilinenler birlikte artar hatta abartılır. Sonunda bilimsel verilerin de ortaya koyulmasıyla gerçek sıklık, tanı ve tedavi yaklaşımları yerleşir. Reflü şu anda tanınma, anlaşılma ve kısmen de abartılma aşamasında.
- Reflü nasıl bir hastalık?
Latince'de geri kaçış anlamına gelen reflü; mide içeriğinin bir zorlama olmadan yemek borusuna geçmesi ve bunun sonucunda bir takım yakınmalara ve yemek borusunun alt ucunda hasara yol açması olarak tanımlanabilir. Bu asit kaçağı yemek borusuna kadar geliyorsa gastroözofageal reflü (GÖR), boğaza kadar geliyorsa Faringolaringeal reflü (FLR) adı verilir.
- Hastalık ne gibi belirtiler veriyor?
Reflü hastalığı bulguları kimi zaman yanıltıcı olabilir. Bu nedenle titiz bir değerlendirme gerektirir. Hastalığın yemek borusu içinde yarattığı sorunlar göğüste yanma ve ağza acı- ekşi su veya yemeklerin gelmesidir. Göğüste yanma bazen doğrudan göğüs kemiği arkasında, bazen de mideden göğse doğru gelişir. Sıklıkla yemeklerden bir kaç saat sonra, bazen de gece uykudan uyandıracak şiddette oluşur. Ağza acı ekşi su gelmesi ise genellikle ağır bir yemeğin ardından olur. Bu bazen göğüste yanma ile birlikte bazen de tek başına ortaya çıkabilir. Temel belirtiler bunlar. Ancak hastalık yemek borusu dışında başka bulgular da verebilir.
- Reflüde yemek borusu dışındaki bölgede ne gibi belirtiler ortaya çıkabilir?
Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı, ses kısılması, ses kaybı, sık sık farenjit veya larenjit sorunu olan kişilerin önemli bir kısmında reflü hastalığına da rastlanır. Sözgelimi müzmin öksürüğü olan kişilerin yarısında esas nedenin reflü hastalığı olduğu ortaya konmuştur. Hatta bu hastaların bazıları yıllarca öksürüp bir tanı konmadan doktor doktor gezer. Astım ile reflü arasında da ilginç bir ilişki var; biri diğerini kötüleştirir. Reflü şüphesiyle yaklaştığımız hastaların bir bölümünde de neredeyse kalp ağrısından ayrılması imkansız göğüs ağrısı meydana gelir. Böyle durumlarda kalp sağlığı bakımından ilgili uzmanlarca tüm tetkikler yapılıp değerlendirildikten sonra reflüden şüphelenmek en doğru yaklaşımdır.
Yemek borusu boğazdan mideye kadar ilerleyen ortalama 25 santim boyunda tüp şeklinde bir organımızdır. Mideyle birleştiği yerde yani alt ucunda da bir çeşit kapak bulunur. Bu kapak normalde sadece gıdaların mideye geçişi sırasında açılır. Böylece gıdalar, mide asidi ve sindirime yardımcı maddeler yemek borusuna geri kaçamaz. Alt uçtaki bu kapak dışarıdan karın ve göğüs boşluğunu ayıran diyafram tarafından sarılır. Böylece ikili bir engelle yukarı kaçış engellenir. Eğer kaçış olursa yemek borusu aşağı doğru kasılarak içeriği yine mideye yollar. Ayrıca tükürük salgısı artırılarak iyileşmeyi hızlandırıcı maddelerin katkısı sağlanır. Bu işleyişin bozulmasıyla reflü ortaya çıkar.
- İşleyişteki ne gibi bozulmalar reflüye neden oluyor?
Mide fıtığı, yemek borusunun alt ucu kapağının açık kalması gibi durumlarda hastalık oluşur. Sözgelimi mide fıtığı bir kere ortaya çıktı mı kendiliğinden veya ilaçla düzelmez. Yemek borusu kapağındaki sorunlar ise daha çok uzun süreli reflü sonucunda ortaya çıkar. Hastalık burayı bozarak daha da ilerler ve bir süre sonra müzminleşir. Artık yemek borusu ve mide arasında bir engel kalmadığından kaçış kolaylaşır.
- Tanı nasıl konuluyor?
Öncelikle yakınmaların varlığıyla. Bazı hastalarımızda ileri incelemeler gerekiyor. Bunlar arasında yemek borusu kasılmaları, yemek borusuna kaçan asit ölçümü önemli. Bunlarda belirgin bir bozukluk varsa hastaya ne yazık ki "Reflü'ye hoşgeldin" diyoruz. Reflü ile ilgili hazırladığımız yaşam tarzı değişikliklerini ve diyeti anlatan turuncu kitapçığı veriyoruz ve mide asidini engelleyici ilaçlar yazıyoruz. İlacı bir ay kullandıktan sonra tekrar kontrol ediyor ve şikayetlerin durumunu yeniden değerlendiriyoruz. İleri tetkikler tamamen seçilmiş hastalar için. Reflünün yandaş bulguları varsa, ilaç ve sosyal önlemlerle tedavi edemiyorsak, ameliyat düşünülüyorsa bu tetkikler yapılıyor.
Hasta şikayeti önemli
Hastalığın teşhisinde en önemli faktör hastanın şikayetleriyle ilgili verdiği bilgiler. Bulguların sıklığı ve türü doktorlar için temel yönlendirici olduğundan muayene sırasında bunları net olarak tarif edebilmek çok önemli. İşte reflüden şüphelendirecek nedenler:
Mideden yukarı, göğüse yayılan yanma ve ekşime.
Ağız içine acı-ekşi su ya da yiyeceklerin gelmesi.
Ses kısılması.
Tedavi edilemeyen boğaz enfeksiyonları
Dişlerde erozyon
Boğazda dolgunluk hissi
Sık sık boğaz temizleme ihtiyacı
Ses kısılması
Ses tellerinde polip veya nodül
Müzmin öksürük
Tedaviye iyi yanıt vermeyen astım
Tekrarlayan zatürre
Uykuda solunum bozukluğu
Önleminizi alın
Yaşam tarzında yapılacak bir takım değişikliklerle reflü şikayetlerini azaltmak mümkün. İşte reflüye karşı yapabilecekleriniz:
Fazla kilolarınız varsa bunlardan kurtulun.
Yemeklerinizi küçük ve sık öğünler halinde yemeye dikkat edin.
Yiyecek ve içecekleri çok sıcak tüketmeyin. Yüksek ısı yemek borusunda hasar oluşturabilir.
Yemekten sonra 2-3 saat süreyle yatmayın veya egzersiz yapmayın.
Prof. Dr. Serhat Bor hamilelik sırasında midede veya göğüs kemiği arkasında yanma- ağrı hisseden anne adaylarına, "Bebeğin saçları çıkıyor" demenin doğru olmadığını belirterek, hamilelikte yaşanan reflünün tedavisi olduğunu ve uygun ilaç kullanımı ile kadınların bu sorundan kurtulabileceğini söyledi.
- Hamilelik reflüsünün görülme sıklığı nedir?
Yabancı yayınlarda hamilelik reflüsünün görülme oranının yüzde 30- 80 arasında bildirildiğini görüyoruz. Bizim yaptığımız çalışmada ise her iki anne adayından birinin reflüye bağlı sıkıntılar yaşadığı ortaya çıktı. Görüşmelerde anne adaylarının bunu kader olarak kabul ettiklerini gördük. Annelerimiz çok fedakar oldukları için ilaç kullanmayıp bu yakınmalara katlanmayı tercih ediyorlar. Fakat sıkıntılarını gidermek için güvenle kullanılabilecek bazı ilaçlar var ama doktor kontrolünde olmak şartıyla. Çünkü normal reflüde kullanılabilecek ilaçların çoğu gebelikte ve emzirmede kullanılamaz.
- Hamilelik reflüsünün nedeni nedir?
Hamilelikte yaşanan reflünün çocuğun saçının çıkmasından kaynaklandığı düşünülse de bu doğru değil. Bu dönemde hormonların ve karın içi basıncın artışı mide içeriğini yukarı doğru iterek reflü oluşumunu kolaylaştırıyor.
- Hamilelik reflüsü denmesinin nedeni nedir?
Çünkü reflünün bu türü kadın doğurduğu anda biter. Bu yıllarca masum bir rahatsızlık olarak kabul edildi. "Nasıl olsa doğurunca bitiyor, ilaç gereksiz şeklinde bir yaklaşım vardı. Ancak geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir çalışma bunun doğru olmadığını ortaya koydu.
- Neydi bu çalışma?
Geçtiğimiz günlerde Amerika'da yapılan Gastroenteropoloji kongresinde tebliğ olarak sunduk bu çalışmayı. Bornova bölgesinde bir veya daha fazla doğum yapmış 1180 kadın üzerinde yaptığımız çalışma çok ilginç bir sonuç ortaya koydu. Normalde gebelikte hiç reflü yaşamayan bir kadının sonradan hastalığa yakalanma olasılığı yüzde 5 buçuk. Gebe iken reflü yaşayan bir kadında ise bu oran yüzde 40'lara çıkıyor. Bunun anlamı şu: gebelik reflüsü hiç de masum bir hastalık değil ve bu kadınları ileride reflü hastası yapmaya zemin hazırlıyor. Böyle bir çalışma dünyada ilk kez yapıldı. Bu çalışmaya katılıp zaman ayıran Bornova bölgesindeki kadınlara minnet duyuyoruz.
- Gebelik reflüsünde neler yaşanıyor?
Reflü, asit başta olmak üzere mide içeriğinin yemek borusuna kaçması sonucu göğüs kemiği arkasında yanma veya ağza acı- ekşi sıvı ile yemeklerin gelmesi. Eğer bu sorunlar bir kadında yalnızca gebelik boyunca görülüyorsa buna "Gebelik reflüsü" diyoruz. Normal reflüden farklı olarak gebelik reflüsünde ses sorunları, farenjit, öksürük gibi yandaş bulgulara fazla rastlanmaz. Yakınmalar ise doğumla birlikte kaybolur.
- Çocuğun saçlarının buna neden olmadığını gördük, gerçek neden nedir?
Hamilelikte artan hormon salınımı nedeniyle yemek borusunun mideye yakın kısmında bulunan ve normalde kapalı durarak mide asidi ve yiyeceklerin yukarıya kaçmasına engel olan kapak açık duruma gelir. Öte yandan annenin gittikçe büyüyen karnı da karın içi basıncı artırarak mide içeriğini mekanik olarak yukarı iter.
- Hastalığa tanı konması sırasında uygulanacak tanı yöntemleri nedeniyle bebeğe herhangi bir zarar gelir mi?
Gebelik reflüsünde tanı çok büyük oranda yalnızca anne adayının yakınmalarına bakılarak konulur. Tedavide kullanılan ilaçlar da gebelikte kullanımı uygun, güvenli ilaçlardır. Bu nedenle bebeğin bir zarar görmesi söz konusu olmaz. Bu dönemde zaten röntgen çekilmez. Endoskopi ise çok özel durumlarda yapılır. Zaten gebelikte de güvenle uygulanabilecek bir tekniktir.
Gebelik reflüsü yaşıyorsanız bunlara dikkat etmelisiniz
Yatak başınızı yükseltin.
Aşırı kilo almamaya özen gösterin.
Yemekten sonra iki-üç saat yatmayın.
Alkol ve sigara asla kullanmayın.
Özellikle geceleri çikolata, aşırı yağlı, baharatlı, kafeinli gıdalardan kaçının.
Karnınızı sıkıca saran giysilerden kaçının.
Bir kerede aşırı yemek yerine, az ve sık öğünleri tercih edin. Reflü yakınmalarınızı artıran yiyecekleri tüketmeyin.
Aşırı sıcak içecek ve yemeklerden, özellikle kahveden uzak durun.
Dikkat
İlk 3 ayda ilaç mecbur kalınmadıkça önerilmez. Doktorunuzun yaşam değişikliği tavsiyelerine aynen uyun.
Yakınmalarınız çok fazla ise doktorunuzla paylaşmaktan çekinmeyin. Bu durumda önereceği özel bir ilaç olabilir.
Üç aydan sonra bebekte risk olasılığı azalır. Doktor kontrolünde uygun ilaç kullanmaya başlayabilirsiniz.
Gebelik öncesi reflünüz varsa, bu gebelik reflüsü olasılığını da artırır, ilaç ve tedavi değişiklikleri için doktorunuzla konuşun.
Şartlar ne olursa olsun doktora danışmadan ilaç almayın. Düşük yapabilir veya bebeğinize zarar verebilirsiniz.
Doktorun önereceği ilaca güvenin ve bebeğe zarar verir düşüncesiyle ihtiyaç duyduğunuz halde kesmeyin.
Psikolojik boyutu da var
Reflünün oluşumunda psikolojik etmenlerin rolü direkt olarak yok. Ancak mide asidinin yemek borusuna kaçmasını her defasında hissetmenin psikolojik durumla yakından ilişkisi var. Bu konuda yurt dışında yapılan son derece ilginç bir çalışma da bunu doğrular nitelikte. Araştırmada yemek borusuna kaçan asidin ölçümü sırasında deneklere seçilmiş filmler izletilmiş. Önce "Kuzuların Sessizliği" gibi gerilim filmleri izletilirken daha sonra romantik aşk filmleri gösterilmiş. Sonuçta asit kaçma sayısı aynı olsa da stres altında asit kaçışlarının çok daha fazla hissedildiği ortaya çıkmış. Profesör Doktor Serhat Bor araştırmaya ilişkin şunları söylüyor: "Bana hep sorarlar, reflü stres nedeniyle mi ortaya çıkar? Hayır ama stres yakınmaların çok daha şiddetli hissedilip doktora koşulmasına neden olur. Hele bir de hastalık kansere döner mi stresi eklenirse!"
Reflü ve Kanser İlişkisi "AMELİYAT OLMAZSAN KANSER RİSKİN VAR" DEMEK HİÇ DOĞRU DEĞİL
E.Ü. Hastanesi Reflü Çalışma Grubu Koordinatörü Prof. Dr. Serhat Bor: "Bazı doktorlar hastaları çok korkutuyor. Oysa reflünün ileride kansere dönüşme olasılığı 10 binde 3'ü geçmez"
Ege Üniversitesi Hastanesi Reflü Çalışma Grubu Koordinatörü Profesör Doktor Serhat Bor, "Hastalara 'Ameliyat olmazsan kanser olursun' diyen doktorlar var maalesef. Ama bu doğru değil" dedi.
- Reflü kansere yol açar mı?
Hastaların bize en çok sorduğu soruların başında bu geliyor. Çünkü bazı doktorlar reflü hastalarını çok korkutuyor. Üzülerek söylüyorum ki bazıları bunu bilinçli yapıyorlar. Özellikle İstanbul'da ciddi bir sorun. Bu hastaların büyük çoğunluğuna reflünün kansere dönüşeceği ve bu nedenle ameliyat olmaları gerektiği vurgulanıyor ama bu doğru değil. Düşünebiliyor musunuz 12 yaşındaki çocuğa bile aynı şeyi söylemişler. Oysa reflünün ileride kansere dönüşme olasılığı 10 binde 3'ü geçmez.
- Reflü ameliyatı kanser riskini sıfıra mı indiriyor da bunu söylüyorlar?
İki şey çok açık: Kanser toplumun en büyük korku aracı ve reflü ameliyatı eğer olacaksa kanseri engellemez. Engellemediği halde "Gel ameliyat yapalım, kanser olma" diyorlar. Bu çok yanlış. Ege Bölgesi'nde hekimlerde böyle bir dejenerasyon yok. Bu nedenle bölgede yaşayan insanlar çok şanslı. Ege'de son derece aklı başında, hastayı suistimal etmeyen hekimlerimiz var.
- Hastalığın kanserden şüphe ettirecek bulguları var mı?
Reflünün kanser bulguları var. En önemlisi yutma güçlüğü. Hasta lokmaları suyla iterek zorlukla geçirebiliyor. Yutarken yemek borusunda ağrı olması, kilo kaybı, kansızlık, gece uykudan uyandıran ağrılar varsa biz bunlara alarm bulguları diyoruz. Bu durumda endoskopi yapılması gerekir. Ama bu saydığımız şikayetler yoksa endoskopi yapmaya çoğu kez gerek kalmıyor. Beş kez endoskopi yapılmış hasta geliyor bize. Hiç gerek yok.
- Endoskopi kanser riskini açıkça ortaya koyuyor mu?
Şöyle söyleyeyim: Bir kadının meme kanseri olup olmayacağını anlamak için mammografi yapılır ve belli aralarla tekrar edilir. Ama endoskopi böyle değil. 30 ya da 40 yaşında yapılan tek bir endoskopi ile bir insana büyük rahatlıkla kanser olup olmayacağını söyleyebiliriz. Eğer sonuç olumluysa hastaya deriz ki "Rahat et kardeşim, kanser riskin yok". 50 yaşını geçmiş veya 5 yıldan uzun süredir reflüsü olan hastalarla, alarm bulguları olan hastalara endoskopi yapılmalıdır. Önemli olan bir nokta yakınmaların şiddeti ile kanser riski arasında bir ilişki olmaması. Bazen hastalarımız "Çok şikayetim var, bunun sonu kanser" diye geliyorlar. Doğru değil. Aslında reflüde kansere yol açabilecek bulgular ortaya çıktığında yakınmalar azalır, artmaz.
- Reflü tedavi edilmezse ne olur?
Tedavi edilmemesi mümkün değil. Çünkü hasta çok rahatsız olur. O kadar kötü yakar ki insanlar bir çare arayışına mutlaka girer. Ama bir grup da doktora falan gitmeden kendi kendine teşhis koymaya çalışıyor. Komşunun ilacını kullanmaya toplum olarak bayılıyoruz. Oysa reflü uzun süreli ve çok güçlü bir tedavi ister. Komşunun tavsiyesiyle olacak bir iş değil. Bir de hastaların reflü hakkındaki bilgileri yetersiz. Bu onların suçu değil. Çünkü yeni yeni tanınan bir hastalık. 10 yıldır reflü yaşayan ama farkında olmayan hastalar var.
- Yatak başı yükseltilmesi gibi önlemler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Özellikle gece reflüsü olan hastalarda olumlu etki yaratıyor. Hastanın başını yastıkla yükseltmek bir işe yaramıyor. Çoğunlukla yatağın baş kısmının altına takoz koyarak yapılıyor. Ancak bu işe de reflüsü olmayan eşler bozuluyor!
- Reflüyü kansere dönüştüren nedir?
Reflüyü kansere götüren barrett diye bir konu var. Yemek borusu alt ucunda hücrelerde değişiklik ortaya çıkması. Türkiye'de barrett sıklığı yurt dışındakinin 10'da 1'i civarında. Türkiye'de barrett ve ülserlerle birlikte giden şiddetli reflü çok daha nadir. Ülkemizde reflü hastalığı kansere gitmeyen formlarda daha çok. Yurtdışı yayınlarını okuyan doktorlar bu verilere bakarak halkı daha çok korkutuyorlar. Ama bu arada kendi ülkesinin gerçeğini ihmal ediyorlar.
- Ülkemizde reflü hastalığının daha hafif formlarının görülmesini neye bağlıyorsunuz?
Bunun nedeni midemizdeki mikrop helikobakter. Bu mikrop midede gastrit yapar. Hastalık midede iltihap oluşumuna neden olur ve iltihap olunca asit azalır. Bu nedenle Türk halkında da mideden yemek borusuna sıvı kaçar ama Amerikalı'daki gibi değil. Bu nedenle Amerika'da reflü demek yanma demektir. Türkiye'de reflü yanmadan çok ağzın içine acı ekşi su gelmesi şeklinde olur. O yüzden Türkiye'de vakalar daha hafif. Bu teoriyi grubumuz tarafından yapılan bir çalışmanın sonucu olarak American Journal of Gastroenterology'de yayınladık.
Türkiye'nin tek merkezi Ege'de
Ege Üniversitesi Hastanesi tüm Türkiye'de resmi Reflü Çalışma Grubu'na sahip tek merkez. Diğer hastanelerde de resmi olmayan merkezler bulunmakla birlikte 3 yıldır faaliyette olan çalışma grubu aktif ve sistematik çalışmalarıyla tüm Türkiye'ye örnek oluyor. Türkiye'nin tek resmi reflü polikliniği de yine ilk kez Ege Üniversitesi'nde kurulmuş. 2002 yılının kasım ayında faaliyetlerine başlayan Reflü Çalışma Grubu'nda gastroenteroloji, göğüs hastalıkları, kulak- burun- boğaz, kardiyoloji, genel cerrahi, diş hekimliği, halk sağlığı, pediatrik gastroenteroloji, pediatrik solunum hastalıkları, çocuk cerrahisi, psikiyatri ve patoloji uzmanlarından oluşan grup reflü üzerinde aktif çalışmalar yapıyor. Bu uzmanlardan oluşan konsey her hafta toplanarak belli hastaların durumunu ve tedavisini tüm ayrıntılarıyla ele alarak tedavi planlaması yapıyor. Grubun koordinatörü Profesör Doktor Serhat Bor "Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi reflü konusunda çok özel bir yer. Türkiye'de tek, dünyada da çok az sayıda olan Reflü Çalışma Grubu'na sahip olmaktan dolayı gururluyuz" diyor. Reflünün midedeki asidin yemek borusu içine kaçıp tahribat yapmasıyla oluşan bir hastalık olduğunu belirten Bor, yılda 800- 900 hastaya poliklinik hizmeti verdiklerini belirtti.
Endoskopi uzmanına görün!
Reflü zemininde yemek borusu hücrelerinin sürekli asitle karşılaşmaktan yorulup şekil değiştirmeleri sonucu bu bölgede barrett oluşabilir. Bu sorun yemek borusu alt ucundan başlar. Hücrelerdeki bu değişim kanser riski taşıdığından önem taşır ve izlenmelidir. Ülkemizde Barrett oldukça nadir görülür. Zaten Barrett olması hastanın yüzde yüz kanser olacağı anlamına da gelmez. Bu nedenle tanı konduğundan hastalarımıza endişeye kapılmamalarını tavsiye ediyoruz. Bunun yerine küçük bir risk olduğunu bilerek konuyu iyi bilen bir endoskopi uzmanı tarafından izlenmeleri en doğru yaklaşım.
Ege Üniversitesi Hastanesi Reflü Çalışma Grubu Koondinatörü Prof. Dr. Serhat Bor şikayetlerinden kurtulamayan reflü hastalarına ameliyat önerdiklerdini söyledi
- Reflüde kime hangi tedavinin uygulanacağı neye göre belirleniyor?
Mide fıtığı ve yemek borusunda çok fazla ülseri olanlar cerrahi operasyon adayı. Bunlar yoksa ve ilaç ve sosyal tedbirlerle önlenemeyen ciddi bir şişkinlik, gaz, ishal, hassas barsak hastalığı varsa stretta veya enteryx öneriyoruz.
- Bu yöntemler en çok kimlere uygulanıyor?
Yakınmaları nedeniyle sürekli ilaç kullanıp kesemeyen, özellikle genç hastalara uygulanıyor. Çünkü 50 yıl reflü ile yaşamak kişinin yaşam kalitesini çok olumsuz etkileyecektir. Bunun gibi ilaca bağlı yaşayan vakalarda artık siz ileri tedavi yöntemlerinden birine adaysınız diyoruz. Bu ameliyat olur, stretta olur veya enteryx olur.
- Bu yöntemlerden söz eder misiniz?
Enteryx yönteminde yemek borusu alt ucuna girip özel bir biopolimeri enjekte ediyoruz. Bu yemek borusu kaslarının büyümesini sağlayarak reflüyü engelleyen bir yöntem. Polimer dediğimiz bir tür sıvı halde süngerimsi bir madde. Enjekte edince katılaşıyor. Büyüyünce de açık olan kapağı daraltıyor. Stretta'da ise yemek borusunun içine kateterle girilerek iğnelerle özel yüksek ısı uyguluyoruz. Her iki yöntemin de yüzde 60- 70 başarı şansı var. Başarı ile kast edilen de ilaç kullanımının bırakılması. Geriye kalanlar da bu işlem hiç yapılmamış gibi hastalar ilaç kullanmaya devam ediyor. Ege Üniversitesi Gastroenteroloji Kliniği olarak her iki yöntemi de uygulamak için sertifika almış ülkedeki tek merkez konumunda. Mide fıtığı varsa hasta doğrudan cerrahi adayı. Aynı zamanda diğer yöntemler yerine ameliyatı tercih eden hastalara da uygulanıyor. Başarı oranı ise yüzde 92 ve diğer yöntemlere göre oldukça yüksek. Laparoskopik, yani kapalı yöntemle yapılıyor. Stretta ve enteryx yalnızca bazı özel sağlık sigortaları kapsamında ödenirken, ameliyatı devlet karşılıyor.
- Elektromanyetik dalgalar ile 30 dakikada şifa
Reflü tedavisinde cerrahiye alternatif Stretta Yöntemi ile reflü 'Radyofrekans' yardımı ile 30 dakikada tedavi ediliyor. Endoskopi yöntemiyle yemek borusu alt uç kaslarına verilen elektromanyetik dalgalar, reflüye bağlı yakınmaları sadece 30 dakikada hastaların yüzde 60-70'inde yok edebiliyor. Genel anestezi yapılmıyor. Operasyon öncesinde hasta "sakinleştirici ve rahatlatıcı sedasyon" ile uyutuluyor. Endoskopi yardımıyla ağızdan midenin geniş bölümüne giriliyor. Aletin ucunda dışarıdan şişirilen bir balon ve 4 iğne bulunuyor. Yemek borusu alt ucunda şişirilen balonun etrafındaki iğnelerle kaslara radyofrekans dalgaları veriliyor. Mide ve yemek borusu arasındaki gevşek kısım böylece kapanıyor. Bu işlem sırasında ve tedaviden sonra hasta bir miktar göğüs ağrısı hissedebiliyor. İşlem sonrası balon indirilerek hastanın midesinden çıkarılıyor ve aynı gün taburcu ediliyor.
Kimler aday?
Stresli ortamda çalışan yöneticiler
Üst düzey bürokrat ve politikacılar
Yaşam biçimine dikkat etmeyenler
Alkol, çay ve sigaradan vazgeçemeyenler
Kilolu kişiler
Tedavinin ilk aşamasında...
Diyet Yaşam biçiminin düzeltilmesi İlaç tedavisi geliyor.
İkinci basamak tedavide ise;
Eğer reflü sonucu hasta, çok fazla ilaç kullanıyor ve şikayetleri bir türlü geçmiyorsa
Son olarak;
Ameliyat Stretta Enteryx gibi diğer yöntemlere başvuruluyor.
Belirtiler
Göğüs kemiği arkasında yanma ve ağrı
Ses kısıklığı
Kuru öksürük
Kronik farenjit
Mide giriş kapısını ne bozuyor?
Reflünün nedeni mide asitinin yemek borusu, yutak ve gırtlağa kadar çıkması. Bunu tetikleyen nedenler;
Stres
Mide fıtığı
Yanlış beslenme
Bazı hormon ve kalp ilaçları
Sigara ve alkol kullanımı
Hastalığı önlemek elinizde
Yaşam şartlarında yapılacak bazı basit düzenlemeler reflünün önlenmesinde önem bir yer tutuyor.
Yatarken vücudun üst kısmı ile başın yüksekte olmasını sağlayın. Bunun için yastık sayısını arttırabilir, daha iyisi yatağın baş kısmını yükseltebilirsiniz.
Yemeklerden sonra bir süre yatmayın, uzanmayın.
Fazla kilolarınızı verin. Çünkü karın iç basıncı artacağından yakınmalar şiddetlenebilir.
Bir defada çok fazla yemek yerine, sık sık ve az miktarda yemeyi tercih edin.
Alkol ve sigara kullanmayın.
Karın bölgesini sıkan kıyafetler ve kemer kullanmayın.
Kullanmakta olduğunuz bazı ilaçlar reflüyü arttırabilir. Özellikle tansiyon düşürücü ve kadınlarda hormon, osteoporoz ilaçlarına dikkat!
Gebelikte karın içi basın artışı da reflüye neden olabilir.
Ameliyat son çare
Bir çok reflü hastası ilaçla tedavi edilebildiğinden ameliyat son çare olarak düşünülüyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doçent Doktor Sinan Ersin reflü vakalarının sarece yüzde 5'inin ameliyat gerektirdiğini belirtti.
- Ameliyatta yapılan nedir?
Midenin üst bölümü yemek borusunun arkasından geçirildikten sonra çepeçevre yemek borusunun alt ucuna sarılmakta. Böylelikle yemek borusunun alt kısmını kravat gibi dıştan saran mide sayesinde bu alandaki basınç artırılmakta ve reflünün önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Midede ve yumuk borusunda herhangi bir kesme parça çıkarma işlemi yapılmamaktadır.
- Hangi yöntemle yapılıyor?
Genel anestezi altında laparoskopik kapalı yöntemle ameliyat yapılıyor. Hastanın karın boşluğu belli bir basınçla şişirildikten sonra göbek üzerinden 1 santimlik kesi yapılarak özel bir kamera sistemi karın boşluğunu görüntülemekte. Daha sonra her biri yaklaşık 1 santimlik üç ya da dört kesi daha yapılarak ameliyat gerçekleştirilmekte. Hastanın durumuna göre operasyon 45-90 dakika arası sürüyor.
- Ameliyatın avantajları neler?
Kapalı ameliyat açık olana göre daha konforlu. Yapılan işlem birbirinin aynı olmasına rağman ameliyat sonrası konfor açısından kapalı yöntem daha avantajlı.
-Yöntem herkese uygun mu?
Daha önce üst karın bölgesinden açık teknikle ameliyat olmuş hastalarda durum biraz güçleşiyor ama imkansız değil.
-Sonuçlar açısından durum nedir?
Tüm dünyada cerrahi müdahalenin başarı oranı yüzde 90. yani her 10 hastadan 9'u memnun kalıyor. Kalan yüzde 10'luk grupta az sayıda hastada reflü yakınmaları sürerken bir kısmında da bu yakınmaların yerini yenileri alabilmekte. Bu şikayetler genelde yemek borusunun alt ucunda takılma hissi veya midede gaz birikimi gibi. Ancak bunların da çözümü mevcut. Şunu belirtmekte fayda var; gelişmiş merkezler dışında yapılan ameliyatlarda başarı yüzde 50'lere kadar iniyor.